Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, kamu ve özel sektör dengesini oluşturmanın temelinde empatinin yattığını …
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, kamu ve özel sektör dengesini oluşturmanın temelinde empatinin yattığını belirterek, “Ben yatırımcı olsaydım, ‘Burada ne beklerdim?’ diye düşünüyorum. Vicdanla ne beklerdim? Nasıl bir kar marjı beklerdim? Nasıl bir yatırımın karşılığının geri dönmesini beklerdim? Dolayısıyla bu empatiyi yapınca birçok şeyi hallediyorsunuz. Ortada biz denge oluyoruz. Bu dengeyi de inşallah sağladığımıza inanıyorum” dedi.
EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, EKO İKLİM Zirvesi çerçevesinde İklim Meydanı Salonu’nda Gülçin Üstün Can’ın moderatörlüğünde düzenlenen oturuma katıldı. Can’ın sorularını yanıtlayan EPDK Başkanı Yılmaz, 19 kardeş olduklarını ve eğitim görmek için zorlu aşamalardan geçtiğini anlattı. Yılmaz, Gülçin Üstün Can’ın “Zamları EPDK mi yapıyor?” sorusuna ise şu cevabı verdi:
“Zamları da biz yapıyoruz, elektriğin iletiminde de katkıda bulunuyoruz. Bugün ısınabiliyorsak, doğal gazla tuşa bastığımızda elektrik geliyorsa, düğmeye bastıklarında sanayicimiz, gıdacımız bir şeyler üretiyorsa enerji sayesinde oluyor. Bunların hepsiyle ilgili EPDK’nin düzenleme ve tarifeler yapma yetkisi var. Bu bağlamda da bunları yapıyoruz. Bunları yaparken de bizim ilk hedefimiz, sürdürülebilir bir enerji altyapısını ve üstyapısını korumak. Dolayısıyla öncelikle bunu koruyoruz. Bu hangi şartlarda idame ettirilebilir? Çünkü neticede buraya yatırım yapan insan, yatırımının karşılığını almadığı takdirde yani kimse bedavaya çalışmıyor. Bedava çalışmayan bir sektörde, bedava olmadan bu enerjiyi hangi şartlarda en ucuz, adil ve sürdürülebilir şekilde tüketicilerimize, sanayicimize, meskenlerimize götürebiliriz. Bununla ilgili kanundan kaynaklanan düzenleme yetkilerimiz var. Bununla ilgili kurumumuz her hafta toplanır. Belki haftada iki kez toplanır. Bununla ilgili kararlarımızı alıyoruz ve bu piyasada vatandaşa hizmet etmeye çalışıyoruz.”
Kamu ve özel sektör dengesini oluşturmanın temelinde empatinin yattığını söyleyen Yılmaz, “Eğer ben burada oturuyorsam, biraz sonra kendimi tüketicinin yerinde görmem lazım. ‘Kendine yapılmasını istemediğin şeyi siz de başkasına yapmayın’ sözleri benim prensibimdir. Aslında sihirli formül bu. Bütün insanlık için bu önemli. Birinden ben de bekliyorsam ben de ona onu yapıyorum. Aynı zamanda yatırımcıyı da böyle düşünüyorum. Ben yatırımcı olsaydım ‘Burada ne beklerdim?’ diye düşünüyorum. Vicdanla ne beklerdim? Nasıl bir kar marjı beklerdim? Nasıl bir yatırımın karşılığının geri dönmesini beklerdim? Dolayısıyla bu empatiyi yapınca birçok şeyi hallediyorsunuz. Empati yapan, başkasına zalimlik yapmaz. Başkasının hakkına tecavüz etmez. Çünkü başkasının sana yapmasını istemediğin şeyi senin de yapmaman lazım. Bizim bu formülü insanlığa aşılamamız lazım. Eğer bunu yapan biri olmuş olsa, ben ne kadar zeki olursam olayım, insanlığı yok edecek bir bomba icadını veya füzede asla çalışmak istemem. Bunu tabii ülkeler bazında düşündüğümüzde tehditlerden korunmak da çok önemli ama neticede bunun çıkışı da bu. Biz mikro bazda ‘Bu sektörde çalışan yatırımcıların karşısına tüketicileri koyuyoruz’ diyoruz ve ortada biz denge oluyoruz. Bu dengeyi de inşallah sağladığımıza inanıyorum” dedi.
Moderatör Gülçin Üstün Can’ın dünya çapında yeşil enerjiye vurgu yapıldığı esnada dünyada bir savaşın çıkmasının ardından fosil yakıtların önemine vurgu yapıp, EPDK’nın bu konunun neresinde olduğu sorusu üzerine Yılmaz, şunları söyledi:
“Başında bunun. EPDK olarak biz dedik ki, ‘Yeşil enerjiyi, rüzgarı, güneş enerjisini, yenilebilir enerjiyi bizim sektöre kabul ettirmemiz lazım.’ Bunun için ne yapmamız gerekiyor? Yapmadığınız şeyi başkasına söylemeyin, tavsiye etmeyin. Biz kendi enerjimizi kendimiz üretiyoruz. Ankara’da ilk yeşil binalardan biriyiz. Hatta belki de ilktir. Sertifikalarımızı aldık, kendi enerjimizi kendimiz üretiyoruz. Yani söylemek bazen yetmiyor. Eğer söylediğiniz şey, sende o ahlakı, o davranış şeklini görmüyorsa onun elçisi olmaz. Hani Kur’an’da diyor ya, ‘Yapmadığınız şeyleri söylemeyin.’”