Nilüfer’de 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde oyuncularla seyirciler, keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi. Akademisyenlerin de metin yazarlığı üzerine …
Nilüfer’de 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde oyuncularla seyirciler, keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi. Akademisyenlerin de metin yazarlığı üzerine konuştuğu tiyatro dolu günün sonunda Nilüfer Kent Tiyatrosu’nun son oyunu “Aşkın En Kısa Gecesi” ücretsiz sahnelendi.
Nilüfer Kent Tiyatrosu, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde sanatseverlere tiyatro dolu bir gün yaşattı. Tiyatro oyuncularının seyirciyle söyleştiği “Tiyatro Konuşmaları”nda, akademisyenler de metin ve metin yazarlığı üzerine önemli bilgiler paylaştı. Bu özel günde, Nilüfer Kent Tiyatrosu’nun son oyunu “Aşkın En Kısa Gecesi” de, ücretsiz olarak seyirciyle buluştu.
Nâzım Hikmet Kültürevi’nde gerçekleştirilen “Tiyatro Konuşmaları”, ünlü tiyatro ve opera yönetmeni Peter Sellars’ın kaleme aldığı Dünya Tiyatro Günü Uluslararası Bildirisi’nin okunmasıyla başladı. Günün ilk oturumunda ünlü sanatçılar Deniz Türkali, Şerif Erol ve Murat Daltaban, oyunculuk, rejisörlük ve tiyatro işletmeciliği üzerine katılımcılarla keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi. Samimi bir ortamda geçen söyleşide, izleyenler de sık sık düşüncelerini dile getirdi, merak ettiği sorulara yanıt buldu. Söyleşiyi, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem de, ilgiyle takip etti.
Sinemanın yönetmen, tiyatronun ise oyuncu işi olduğuna dikkat çeken Deniz Türkali, “Ben tiyatronun şikayet eden halini sevmiyorum. Tiyatro hayattır, hayatın kendisidir. Tiyatro hayattan biçimlenir” diye konuştu. Düşünmeye ihtiyaç olduğunu belirten Türkali, “Ben formül üretemem. Formüller düşünmeyi engeller. Bazı seyirciler tiyatrodan formül bekliyor. Formüllerle sanat çıkmaz. Bazı filmler, bazı diziler, bazı tiyatrolar çıkar. Ama o zaman sanat olmaktan çıkar. Kolaya çok fazla alıştırılıyoruz. Bir oyunu izledikten sonra düşünmeyi tercih ederim. Seyircilerin düşünmesi, bize çok yardımcı oluyor” dedi.
Tiyatronun, seyircisiyle aile ortamı oluşturduğunu söyleyen Şerif Erol da, “Televizyon, milyonlarca seyircisi olan bir mecra. Tiyatroyu ise az sayıda insan seyrediyor. Tiyatro, büyük kalabalıklara hitap eden bir yer değil. Bu durum da, tiyatroya özgürlük alanı sağlıyor. Televizyonda seyirciyi dürtecek bir şey yapamazsanız, sizi bıraktıkları anda çökersiniz. Tiyatro ise seyircisiyle beraber bir nevi aile oluşturabildiği için size, daha yakından bir şey söylemeye başlar. O cesareti bulur tiyatro. Tiyatroya gitmeyi tercih ediyorsanız, bunun kıymetini bilin. İzlediğiniz bir oyundan sonra ‘Buna bir daha mı gitsem?’ diyorsanız, işte bu şahane bir şey” diye konuştu.
Oyuncunun, tiyatronun kendisi, sinemada ise bir projenin parçası olduğuna dikkat çeken Murat Daltaban da, “Kamera, oyuncunun anlarını yakalayan bir araç. Yönetmenle oyuncu arasında. Tiyatro, oyuncunun bütün bedeniyle oynadığı, kameranın arada olmadığı, görüntülerin bir yönetmen tarafından seçilmek zorunda olmadığı bir sanat dalı. Tiyatronun, teknik olarak araya kamera girdiği takdirde tiyatro olması mümkün değil. Tiyatroda performansın ritmine, gücüne, sözcüklerin gerçeğe dönüşmesine hayran oluyoruz. Sinemada bunu, kamera yapıyor. Tiyatro, araya kamera girdiği zaman, performans sanatı olmaktan ziyade hareketli fotoğraf sanatına dönüşüyor. Sinemada oyuncu, bir projenin parçası, tiyatro ise oyuncu ağırlıklı” şeklinde konuştu.
“Benim için sanat eseri beni zorlamalı, onunla zaman geçirmeye yönlendirmeli” diyen Daltaban, metinle bir ilişki kurduktan sonra sahnelediğinin altını çizdi. Murat Daltaban şöyle konuştu: “Bir hikayeyi çok yüzeyde dinlediğiniz zaman bunu unutmak çok hızlı oluyor.
Ama bu hikayeyi anlamak için çaba gösterdiğinizde, hikayenin içinde kendinize dokunan şeyi aradığınız zaman o sizde kalıcı etki bırakacaktır. Ben buna inanıyorum. Metinle bir ilişki kurduktan sonra sahneliyorum. Benim için önemli olan derinlemesine çözmeye çalıştığım oyunun beni harekete geçirmesi lazım. En önemli şey bu benim için. Bundan sonra bütün enerjimi yönlendirebiliyorum.”
Söyleşinin ikinci oturumuna konuk olan Doç. Dr. Süreyya Karacabey, Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dr. öğretim üyesi Banu Çakmak Duman ve Öğr. Gör. Dr. Tülay Yıldız Akgül de, tiyatroda metin ve metin yazarlığı üzerine bilgi, deneyim ve tecrübelerini paylaştı. Söyleşinin ardından Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, bütün katılımcılara teşekkür etti.
27 Mart Dünya Tiyatro Günü etkinlikleri, Nilüfer Kent Tiyatrosu’nun son oyunu “Aşkın En Kısa Gecesi”nin ücretsiz sahnelenmesiyle son buldu.