Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Günel, kış aylarının getirdiği psikolojik bunalım ve yorgunluktan çıkarak sağlıklı bir yaşam …
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Günel, kış aylarının getirdiği psikolojik bunalım ve yorgunluktan çıkarak sağlıklı bir yaşam sürdürülmesi için, “Açık havada yapılan egzersizler ve bol oksijenli havada yapılan egzersizler beyinde serotonin (mutluluk hormonu) sentezini kolaylaştırıp vücuda salınımını sağlar” dedi.
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Günel, mevsimler arası geçişlerde oluşan yorgunluk, bunalım ve yoğun stresten kurtulmanın yollarını açıkladı. Özellikle pandemi ve komşu ülkeler arasındaki savaşın toplumu çok fazla etkilediğini belirten Günel, mutluluk hormonu olan serotoninin hangi besinlerde bulunduğunu ve bununla birlikte doğru spor yapmanın yollarını anlattı.
Sağlıklı bir yaşam için en önemli etken: Güneş
Sağlıklı bir yaşam için güneşin oldukça önemli bir etken olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Uğur Günel, “Hem kış mevsiminin etkisi hem komşularımızın arasındaki savaşın getirdiği stres, psikolojik yapı kişilerde ve toplumda ayrı bir stres ortaya çıkartmakta. Bu stresi atabilmek için bizim kişi olarak bazı yapacağımız hareketler söz konusu. Birincisi; egzersizler. Her şeyden önce açık havada, güneşli bir dönemde yürümek ve mümkün olduğunca güneşten faydalanacak şekilde yürümek en önemlisi. Bazı gençler için fitness salonlarında da egzersiz yaparak kaslarını güçlendirebilir. Daha orta yaş sınıfının basketbol, voleybol gibi açık alanlarda spor yapmaları hem iskelet sistemlerini güçlendirir hem de D vitamininden yararlanma olanağı oluşturur. Kış günlerinde D vitamininin düşük olması halinde bazı sağlık problemlerine yol açması söz konusu. Bunları engellemek için de D vitaminine müracaat etmek gerekir” diye konuştu.
“Açık ve bol oksijenli havada spor yapmak mutluluk hormonu için çok önemli”
Mutluluk için gerekli bazı hormonların salgılanması gerektiğinin altını çizen Günel, “Serotonin çok önemli. Karanlık havalarda serotonin hormonunun maalesef az salgılanması nedeniyle bir mutsuzluk oluşur kişilerde. Serotonin hormonunun salgılanması kişileri daha hayata bağlayan, daha mutlu bir hale getiren ve enerji oluşturan bir hormon. Serotonin, triptofan denilen bir maddeden sentez edilmekte. Triptofanun da maalesef dışardan besinlerle alınması gerekiyor. O nedenle daha çok badem, ceviz, kaju, fındık gibi ürünlerden almak açısından bilinçli davranarak her gün belirli ölçülerde yemek daha uygun. Yine brokoli, kereviz gibi sebzelerde de triptofan vardır. Yine açık havada yapılan egzersizler ve bol oksijenli havada yapılan egzersizler beyinde serotonin sentezini kolaylaştırıp vücuda salınımını sağlar. Eğer vücut alışıksa spor yapmaya, spor yapmazsanız serotonin hormonunun eksikliği sizi mutsuz hissettirir. Sizi spor yapmaya zorlar. Bunlar çok önemli bulgular” ifadelerini kullandı.
“Yürüyüşte bir şehir efsanesi önümüzde duruyor”
Doğru spor yapmanın önemli olduğunu söyleyen Günel, “Spor deyince aklımıza belirli yaşlarda yürüyüş geliyor. Yalnız yürüyüşte bir şehir efsanesi önümüzde duruyor. Burada ‘Acaba 10 bin adım atalım mı atmayalım mı? 10 bin adımı hızlı hızlı mı yürüyelim yoksa yavaş mı yürüyelim? Gün içerisinde mi atalım bu adımları veya tek seferde mi bu yürüyüşü yapalım?’ gibi sorularla muhatap oluyoruz. Bu 10 bin adım bazı meslektaşlarımız tarafından eşik gibi gösterilse de o kadar da önemli bir eşik durumu değil. Belirli yaşlarda diz, kalça ve eklem kireçlenmesi bulunan kişilerde 10 bin adımı zorladıkça oradaki kireçlenmenin daha da ciddileştiği görülmekte. Ağrılarının daha çok arttığı ve mutsuz oldukları görülmekte. Mutlu ve sağlıklı olabilmek için yaptıkları yürüyüşler kendilerine acılı ve ağrılı bir süreç olarak dönüş sağlamakta. Bedeni çok zorlamamak lazım. Amatör sporlarda ve kişinin yaptığı sporlarda kişinin kendisi ile yarışmaması gerekli. Bunlar maalesef vücudumuzda bazı problemlere yer açabilmekte. Bunları engellemek adına kendimizi daha çok rahat hissedebildiğimiz miktarlarda yapmalıyız. Gün gelir belki 10 bin adımdan daha fazla yürürsünüz, gün gelir belki 5 bin, 6 bin adımlık bir yürüyüşünüz olabilir. Şöyle diyelim daha doğrusu; gün içerisinde yapabileceğiniz hareketin maksimumunu yapmaya çalışın. Kendinize hedef koymadan bu işi daha rahat halletmeye çalışırsanız bu işin daha sağlıklı olacağı kanaatindeyiz” dedi.
“10 bin adım algısı bir makinenin satışı için yapılan reklam ile dünyaya yayıldı”
Toplum arasında oluşan 10 bin adım algısının yanlış olduğunu belirten Günel, “Bu ‘10 bin adım’ 1965’te Japon üreticisinin adım sayar makinesini yapıp, ‘10 bin adım ölçer’ adıyla dünyaya lanse etmesi ile çıkmış bir efsane. Reklamında ‘günde 10 bin adım yürümeniz gerekir’ gibi bir sloganla bu ürünün satışı açısından koydukları reklamın getirdiği bir dalgalanma, bu 10 bin adımı meydan getirmiş. Bir sürü çalışmalar var bu konularda. Mesela diyabet hastalarında 6 bin adımdan 7 bin 600 adıma çıkıldığında kandaki şeker oranının daha da düzeldiği gösterilmiş. Ama 7 bin 600’den daha fazla egzersizde bu düzelmenin çok fazla olmadığı gözlemlenmiş. Onun için önümüze kesin sınırlar koyarak, kendimizi zorlamadan egzersizlerimizi yapmak bize çok daha büyük mutluluk verecektir” dedi.